Kasten Öldürme
Kasten Öldürme: Bir kişinin başka bir kişinin hayatına kasten, bilerek ve isteyerek son vermesine kasten öldürme denilmektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Kişilere Karşı Suçlar Başlığının Hayata Karşı Suçlar bölümü altında kanuni olarak düzenleme altına alınmış bir suçtur. Kasten Öldürme suçu Türk Ceza Kanununun 81. Maddesi düzenlenmişir. Bu hüküm ile korunması amaçlanan hukuki değer Anayasaya göre kişilerin yaşam hakkıdır.
Kasten öldürme suçunun oluşabilmesi için suçu işleyen kişinin bilerek ve isteyerek bir insanın yaşamına son vermesi gereklidir. Taksirle öldürme olmaması gereklidir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 81. Maddesinde düzenlenen kasten öldürme suçunu işleyen kişi hakkında şu şekilde hüküm bulunmaktadır. “Madde 81: Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bu halde bir kişiyi kasten öldüren kişi müebbet hapis cezası ile cezalandırılması gereklidir. Kasten öldürme suçuna ilişkin davaların yargılamaları Türkiye’de Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemelerinde 1 Başkan ve 2 Üye Hakim ile 1 Cumhuriyet Savcısı bulunmakta ve bu davalara 3 Hakim tarafından karar verilmektedir.
Kasten Öldürme Suçunun Mağduru Kimler Olabilir
Kasten Öldürme suçu sağ doğan ve yaşayan her insan aleyhine işlenebilen bir suç özelliğini taşımaktadır. Anne rahmindeki çocuğun hukuken insan olarak kabul edilememesi nedeniyle Anne rahminde on haftadan fazla ceninin varlığına kasten son verilmesi halinde kasten öldürme suçu değil çocuk düşürtme suçunun meydana geldiği kabul edilmektedir. Bir insan doğduktan hemen sonra yaşam şansının az olması ve hayatta kalmayacağının kesin olması gibi şartlar önceden öngörülebilse bile sağ doğan bebeğin hayatına son verilmesi halinde bebeğin hayatına son veren kişi kasten adam öldürme cezası ile cezalandırılmaktadır.
Öldürme suçunu işleyen kişi başka bir kimsenin hayatına son vermiş olmalıdır. Kendi hayatına son veren kişi hakkında kasten öldürme suçu değil intihar oluşmaktadır. Eğer ki intihar eden kişi bir yönlendiren olduğunun tespit edilmesi halinde kasten öldürme suçu olmayıp intihara yönlendirme suçunun oluştuğu kabul edilmektedir.
Kasten Öldürme Suçunun İşleniş Şekli
Önceki kısımlarda suçun Türk Ceza Kanununda serbest hareketli bir suç olduğunu belirtmiştik. Suç hem kasten bir hareketle hem de ihmali bir hareketle işlenebilmektedir. Kanun suçun nasıl işlendiği konusunda herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Herhangi bir sınırlama getirilmediğinden bir insan hareketiyle insan yaşamına son verilmesi halinde fail kasten öldürmenin cezası ile cezalandırılmaktadır. Anlatılmak istenen şudur ki bir insanın elle öldürülmesi ile silahla öldürülmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Her iki durumda da öldüren kişi kasten öldürme cezası ile cezalandırılmaktadır.
Silahla Kasten Öldürme Cezası
Silah tanımı: Türk Ceza Kanununun 6/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Madde metnine göre Klasik bir şekilde tabanca, tüfek, bıçak gibi aletlerin silah kavramına dahil olduğundan kuşku bulunmamaktadır. Bunların yanı sıra suça elverişli şekilde kullanıldığı takdirde tüm araçlar silah olarak sayılmaktadır. Örneğin kalem bir yazı yazma aletidir. Ancak kalemle bir kişi öldürüldüğü takdirde silahtan sayılmaktadırlar.
Silahla öldürme cezası suçunun TCK’nın 81. Maddesindeki karşılığı olan müebbet hapis cezasıdır. Silahla veya Silahsız bir şekilde insan öldürmenin cezası da aynı cezadır. Silahla öldürme eylemi bir artırım sebebi olarak düzenlenmemiştir.
Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi
Türk Ceza Kanunun 83. Maddesinde düzenleme altına alınmış olan ihmal suretiyle öldürme suçu, kasten öldürmenin ihmali bir davranışla işlenmesi halinde ihmal suretiyle işlenen icrai suçtan bahsedilebilmektedir. Böyle olduğunda icrai hareketle gerçekleştirilecek bir suç ihmali olarak gerçekleştirilmiş olmaktadır. İcra ve ihmali hareketlere ilişkin öldürme suçunun cezası aynı olduğundan eylemi yapan kişi kasten öldürme suçundan cezalandırılması gereklidir. İhmal sonucu bir kişinin ölümüne neden olan kişinin kasten adam öldürme suçu nedeniyle cezalandırılabilmesi için aşağıdaki koşullardan birisinin varlığı şarttır.
İhmal nedeniyle ölüme neden olan şahsın sözleşmeden doğan bir görevi olması nedeniyle bu görevine aykırı olarak davranması,
İhmali nedeniyle ölümüne neden olduğu kişinin yasadan kaynaklanan bir görevine aykırı olarak davranışta bulunması,
İhmali davranışla ölüme neden olan şahsın önceki hareketi başkalarının hayatı için tehlikeli bir durum yaratmasına rağmen daha sonra ihmalde bulunması gereklidir.
Eylemi gerçekleştiren kişinin ihmal suretiyle adam öldürme suçundan cezalandırılabilmesi için sonucu engelleme durumunun bulunması gereklidir. Eylemi gerçekleştiren ölümü engelleyecek bir imkana sahip olduğu halde ölümüne neden olan davranışı gerçekleştirdiği takdirde cezalandırılması gereklidir.
İhmal suretiyle öldürme cezası
İhmal suretiyle öldürme cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 20 ila 25 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Müebbet hapis cezası yerine 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Diğer durumlarda ise 10 yıl ile 15 yıl arasında bir hapis cezasının uygulanması gereklidir. Bu belirtilmiş olan cezalar temel cezalar olarak düzenlenmiştir. Bu cezalara kanunda belirtilen bir takım şartların olgunlaşması halinde indirim uygulanabilmektedir. İndirim yapmak ise mahkemenin takdirinde ve yetkisinde olan bir durumdur.
Tasarlayarak Kasten Adam Öldürme Cezası
Tasarlayarak Kasten Adam Öldürme suçu Türk Ceza Kanununun 82. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç öldürme suçunun nitelikli hallerindendir. Tasarlamak kelimesi Yargıtay kararlarına göre failin suç işleme kararı aldıktan sonra araya zaman girmesine rağmen suç işleme kararından vazgeçmeyerek planlı bir şekilde eylemini yerine getirmesi halinde tasarlayarak insan öldürme suçu denilmektedir.
Suç işleyen kişi bir kimsenin yaşam hakkını ortadan kaldırmak üzere sabırla ve şarta bağlı olmaksızın karar vermiş ise, yapmayı düşündüğü eylemi düşünmüş ve planlamış ise, uygun bir süre geçtikten sonra kararından vazgeçmeyerek insan öldürme eylemini planladığı şekilde gerçekleştirmiş ise tasarlayarak öldürme suçu işlenmiş olacaktır.
Bir suçun tasarlama olarak kabul edilebilmesi için:
1-Eylemi yapanın bir kimsenin yaşam hakkı veya vücut bütünlüğüne karşı eylemde bulunmaya sabırla ve şartsız olarak karar vermiş olması gereklidir.
2-Eylemi yapanın düşünüp planladığı suçu işlemeden önce uygun bir süre geçmesine ve ulaştığı sakinliğe rağmen bu kararından vazgeçmeyerek sabır ve ısrarla eylemini yerine getirmeye başlaması gerekir.
3-Eylemi yapanın gerçekleştirmeyi planladığı öldürme eylemini belirlenmiş kurgu dahilinde icra etmesi gereklidir.
Tasarlama söz konusu olduğunda suçu anında karar verip suçu işlememektedir. Suç işleme kararı ile fiilin gerçekleştirilmesi arasında sakin kafayla düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmesi şarttır. Fail bu süre içerisinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmüş olmakla ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilememektedir. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ve eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut kanıtlarla ispatlanmalıdır. Tasarlayarak öldürme suçundan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Canavarca Hisle ve Eziyet Çektirerek Öldürme
Canavarca Hisle ve Eziyet Çektirerek Öldürme suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82/1-b maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Kanunun Canavarca histen kastı bir insanın ölümünde insanlık üstü veya insanların kabul edemeyeceği şekilde öldürülmesidir. Bir başka tabirle canavarca his bir kişinin öldürülmesi sırasında olduğundan fazlaca şekilde acı çekmesinden kaynaklanmaktadır. Bir öldürme eyleminin canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme kapsamında sayılabilmesi için failin eylemini yerine getirirken öncelikli amacının maktüle eziyet etmek, acı çektirmek veya mağdurun ızdırıp duyurarak ve acı çektirerek uzatılmış bir zaman içerisinde ölümünün sağlanmasıdır.
Bir başka tabirle kişinin normal bir öldürme süresinden daha uzun bir sürede ölümünün sağlanması ve bu ölümü esnasında acı çektirilmesi şeklinde tanımlanabilmektedir. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre ise canavarca his toplumun ortak bilincinin ve vicdanın kabul edemeyeceği vahşice öldürme eylemleri olarak tanımlanmaktadır. Bir kötülük olarak belirtilmektedir. Eziyet çektirmek eylemi ise mağdurun acı ve ızdırıp duyması sağlanarak ve acı çektirilerek zamana yayılmış bir şekilde mağdurun hayatına son verilmesi şeklinde açıklanmaktadır. Kanuna göre bu suçun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak hükmedilmiştir.
Kan Gütme Saikiyle Öldürme
Kan Gütme Saikiyle Öldürme suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82/1-j maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Öldürme suçun kan gütme saikiyle işlendiğinin kabul edilebilmesi için öncelikle öldürme sebebi olarak bir başka öldürme suçunun işlenmiş olması gereklidir. Bir başka öldürme suçunun işlenmiş olması ve eylemi yerine getirenin yakınlarından birisi olması şarttır.
Yani kan gütme saikiyle öldürme sayılabilmesi için öncelikle öldürme eylemini gerçekleştiren kişinin yakınlarından birisinin öldürülmüş olması şarttır. Öldürme eylemini gerçekleştirenin ise eylemini yerine getirirken bir akrabasının öldürülmüş olması nedeniyle karşı taraftan birisinin öldürülmesi amacıyla hareket etmiş olması gereklidir. Ayrıca kendisinin gerçekleştirdiği öldürme eylemini adete bir görev addedmiş olması gereklidir. Kanun koyucunun kanunda böyle bir madde koymasının amacı ise töre cinayetleri veya çağ dışı kan davalarının önüne geçmek amacıdır.
Bir olayın kan gütme saikiyle gerçekleştirildiğinin varsayılabilmesi için önceden gerçeklemiş bir öldürme olayı olmalıdır. Eylemi gerçekleştirenin öç alma amacıyla davranmış olması gerekir. Önceki öldürülen kişi ile suçu işleyen kişi arasında akrabalık şart değildir. Suçun kan davası şeklinde işlenmesi yeterli olmaktadır. İlk gerçekleşen öldürme olayı ile ikinci olay arasında süre geçmesi gereklidir.
Öldürme olayının kan gütme saikiyle işlendiğinin kabulü için ilk olay ile ikinci olay arasında kısa olmayan bir zaman geçmemiş olsa dahi önceden öldürülen kişi olayı işleyenin yakını olması halinde olayın kan gütme saikiyle işlendiği kabul edilmektedir.
Kan gütme saikiyle öldürme suçunun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak kanunda düzenlenmiştir.
Töre Saikiyle Öldürme
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 82/1-k maddesinde Töre Saikiyle Öldürme suçu kanun metninde düzenleme altına alınmıştır. Töre Saikiyle Öldürme suçu, suçu işleyen kişi bu suçu işlerken mağdurun kendi örf ve törelerine aykırı hareket etmesi nedeniyle ve töre kuralları gereği mağdurun öldürülmesiyle oluşan bir suçtur. Töre saikiyle işlenen suçta bireysel olarak karar almak yerine aile ve aşiret köy gibi insanların etkilerinin bulunduğu bir suç ağırlığı ortaya çıkmaktadır.
Halk arasında namus cinayeti olarak bilinen kavramın yargıdaki karşılığı töre saikiyle öldürme olarak düzenlenmiştir. Ancak şu da bir gerçektir ki yargılama veya resmi işlemlerde namus cinayeti olarak eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi ve kendi arzusuyla başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi üzerine diğer eş tarafından öldürülmesi olayına namus cinayeti denilmektedir. Bu durumda eylemi getirenin haksız tahrikten yararlanabileceği kabul edilmektedir.
Kamu Görevlisinin Kamu Görevi Nedeniyle Öldürülmesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6. Maddesinin c bendinde kamu görevlisi “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” olarak tanımlanmaktadır. Yine aynı kanunun 82. Maddesinin g bendinde ise “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Şeklinde hüküm bulunmakta olup, öldürme eyleminin kamu görevlisinin kamu görevi nedeniyle öldürülmesi halinde artırım sebebi olarak uygulanmaktadır. Suçun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için kasten öldürme suçunun kamu görevlisinin görevinden dolayı işlenmiş olması şartı bulunmaktadır. Kamu görevi dışında kamu göreviyle ilgili olmayan bir sebep nedeniyle bir kamu görevlisinin öldürülmesi halinde öldürme eylemini yerine getiren kişi hakkında bu artırım hükmü uygulanmamaktadır. Kanun maddesinde belirtildiği üzere kamu görevlisinin görevinden dolayı öldürülmesi üzerine eylemi gerçekleştiren kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükmedilmektedir.
Gebe olduğu bilinen kadının öldürülmesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin f bendinde öldürme suçunun “Gebe olduğu bilinen kadına karşı İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır. Eylemi gerçekleştirenin bu suç nedeniyle cezalandırılabilmesi için mağdurun hamile olduğunu bilmesi gereklidir. Öldüren kişinin mağdurun hamile olduğunu bilmiyorsa bu suçtan cezalandırma yapılamamakta olup, normal öldürme suçundan cezalandırılması gereklidir. Eğer ki hamile olduğu biliniyorsa eylemi gerçekleştiren kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması gereklidir.
Çocuğun ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak kişinin öldürülmesi
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin e bendinde öldürme suçunun “Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Çünkü çocuklar adı üstünde çocuktur. Yani bedenen ve ruhen halen gelişim aşamasında olmaları nedeniyle yetişkin insanlara göre daha savunmasız durumdadırlar. Ayrıca bedenen veya ruhi olarak kendisini savunamayacak kişiye karşı suçun işlenmesi halinde de artırım sebebi uygulanmaktadır. Örneğin engelli bir kişinin öldürülmesi veya akıl hastası bir kişinin öldürülmesi durumunda bu maddeden artırım sebebi uygulanmaktadır. Bu madde gereğince öldürme eyleminde bulunan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı öldürme
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin d bendinde öldürme suçunun “Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır. Kanun maddesinde alt soy ve üst olarak belirtilen kişiler kan bağı ile oluşmuş olan akrabalık bağıdır. Evlenme yoluyla edinilen akrabalıklar bu kanun maddesinin dahilinde değildir. Bu madde gereğince öldürme eyleminde bulunan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla öldürme
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin h bendinde öldürme suçunun “Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır. Bir kişinin bir suç işlemesi halinde delillerini ortadan kaldırmak amacıyla veya suç nedeniyle düştüğü kaçak durumunda gizlenmek için birilerini öldürmesi halinde bu madde kapsamında artırım uygulanmaktadır. Bu madde gereğince öldürme eyleminde bulunan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle öldürme
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin i bendinde öldürme suçunun “Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır. Bir kişinin kasıtlı olarak işlemeyi istediği bir suç işleyemediği için öfke, kızgınlık ve hiddet içerisinde bir kimseyi öldürmesidir. Bu durumda eylemi yapan kişi haksız tahrik altında kabul edilmemektedir. Bu madde gereğince öldürme eyleminde bulunan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle öldürme
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 82 maddesinin c bendinde öldürme suçunun “Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır. Normal dışı ölümler insanlığın kabul etmediği bir durum olduğu gibi hukuk sistemlerinin de kabul etmediği bir husustur. Bu durumda yangın, su baskını, tahrip batırma vs gibi yöntemler suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Bu madde gereğince öldürme eyleminde bulunan kişiye verilmesi gereken ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Kasten Öldürme Suçunda İndirim Sebepleri
Haksız tahrik indirimi
Haksız tahrik indirimi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 29. Maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Madde de“Madde 29: Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” Şeklinde hükmü düzenleme bulunmakta olup haksız tahrik indirimi bu madde hükmüne göre yapılmaktadır.
Kasten Öldürme suçunda haksız tahrikin derecesine göre suçu gerçekleştirene göre ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
Meşru Müdafaa
Meşru Müdafaa Türk Ceza Kanununun 25 maddesinde düzenlenmektedir. Kanunun madde hükmüne göre “Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” Şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Meşru müdafaa: İnsanın bir başkası tarafından kendisine yöneltilmiş olduğu saldırıyı o andaki durum ve imkanlarıyla engellemek için uğraşmasıdır. Saldırının orantılı bir şekilde azalttırılması veya engellenmesi için işlenen eylemler meşru savunma kapsamında değerlendirilmektedir. Meşru Müdafaa hükümlerine göre bir kimse kendisine yapılan bir saldırıyı defetmek için orantılı olarak güç kullandığı takdirde ceza almaktan kurtulur. Kasten öldürme suçunun meşru müdafaa altında işlenmesi halinde de kişinin ceza almayacağı bilinen bir gerçektir. Ancak insanın kendisini savunurken savunmada sınırı da aşmaması gereklidir.