RECEB AYI
BildirLütfen bu sorunun neden rapor edilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.
Mübârek üç ayların ilki olan Receb ayıdır. Receb, “Tercîb” kelimesinden gelmektedir. Bu da ta’zîm ve hürmet manasına gelmektedir.
Allahü teâlâ, bu ayda oruç tutanların, bu aya saygı gösterenlerin, günahlarını affeder, çok sevap ve üstün dereceler ihsân eder.
Receb ayının üstünlükleri hadîs-i şerîflerde şöyle bildirildi:
“Receb, Allahü teâlânın, Şaban benim ve Ramazan ümmetimin ayıdır”
“Receb-i şerîfte bir kimsenin tuttuğu bir orucun sevabı, o kimsenin otuz sene nâfile oruç tutmasına eşittir.”
“Bir kimse, Allahü teâlânın ay’ı olan Receb ayında bir mü’min, kardeşini gam ve üzüntüden kurtarırsa, Allahü teâlâ, ona Firdevs’te gözünün görebildiği kadar büyük bir köşk ihsân eder. Uyanınız, kendinize geliniz ve Receb ayına hürmet ve ikrâm ediniz ki, Allahü teâlâ da size, ikrâm ve ihsân etsin.”
“Cennette bir nehir vardır. Ona Receb denir. Sütten beyaz, baldan tatlıdır. Receb ayında birgün oruç tutana Allahü teâlâ Kıyâmet günü o nehirden su verir.”
Ömer bin Abdülaziz hazretleri buyurdu ki:
“Senede dört geceye dikkat edip, ibâdetle geçirmek lâzımdır. Allahü teâlâ o gecelerde rahmetini saçar. Bu geceler, Recebin ilk cum’a gecesi, Şa’banın onbeşinci gecesi, Ramazanın yirmi yedinci gecesi ve Ramazan bayramı gecesidir.”
Receb ayında yapılan iyilikler, tutulan oruçlar, günahları temizler. Zîra Receb-i şerîfin isimlerinden birisi de “Şehrü’l mutahhar” dır. Günahlardan temizlenilmesi ve yüksek derecelere kavuşulması sebebi ile bu isim verilmiştir.
Receb, tevbe, hürmet ve ibâdet ayıdır. Şa’ban, muhabbet ve hizmet ayıdır. Ramazan ise, yakınlık ve ni’met ayıdır.
Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki:
“Receb tohum ekme, Şa’ban sulama, Ramazan ise, hasat ayıdır. Yâni ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer. Amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasat mevsimi gelince pişman olur.”
Receb ayının magfirete, Şa’ban ayının şefâ’ate ve Ramazan ayının da sevapların kat kat verilmesine mahsus olduğu bildirilmiştir.
Bu aylara hürmet etmek, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Receb, Allahü teâlânın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ dünyada ve âhırette ikram eder.”
Bâzı âlimler de şöyle buyurdu ki: “Yıl ağaç gibidir. Receb ayı, ağacın yapraklı olduğu, Şa’ban meyveli, Ramazan ise, meyvesinin toplanacağı zaman gibidir. Receb Allahü teâlâdan mağfiret, Şa’ban şefâ’at, Ramazan sevabların kat kat olduğu aydır.”
Peygamber efendimiz, Receb ayı gelince;
“Yâ Rabbî, bize Receb ve Şa’bânı mübârek eyle ve bizi Ramazana eriştir.” diye duâ ederdi.
Hazret-i Ali yılda dört geceyi tamamen ibâdetle geçirirdi.
Bu geceler; Receb-i şerîfin ilk gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri ve Şa’bân-ı şerîfin onbeşinci gecesidir.
Recep ayındaki namaz ve duâ
Peygamber efendimiz, Receb ayının hilâlini görünce Selmân-ı Fârisî hazretlerine şöyle buyurdu:
“Ey Selmân, erkek ve kadın mü’minlerden biri Recebde her rek’atında fâtiha-i şerîfeyi bir kere, ihlâs-ı şerîfi ve Kâfirûn sûresini üç kere okuyarak otuz rek’at namaz kılsa, Allahü teâlâ onun günâhını elbette magfiret eder ve ona yılın bütününü oruç tutmuş gibi sevab verir. O kimse gelecek yıla kadar namaz kılanlardan olur ve mahşer yerinde susuzluktan emîn olur”.
Selmân-ı Farisi hazretleri bu namazı ne şekilde ne zaman kılayım, diye sorduğunuda, Resûlâllah efendimize buyurdu ki: “Ey Selmân Receb ayının birinci günü on rek’at kılarsın. Her rek’atta bir fâtiha, üç ihlâs ve üç kâfirûn sûresini okursun. Selâm verdiğinde ellerini kaldırıp: La ilâhe illâllahü vahdehü lâ şerîkeleh, lehül mülkü ve lehül hamdü, yuhyi ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr, yâ rabbî, sen vermek isteyince kimse engel olamaz, sen ma’ni olunca, kimse berşey veremez” dersin. Sonra ellerini yüzüne sürersin.
Sonra ayın ortasında on rek’at kıl. Her rek’atta bir fâtiha, bir ihlâs ve üç kâfirûn sûresini okursun. Selâm verince iki elini gök yüzüne doğru kaldırıp: “Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîkeleh lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyi ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr. İlâhen vâhiden, ferden, sameden, vitren ve lem yettehız sâhibeten ve lâveleda” deyip ellerini yüzüne sürersin.
Ayın sonunda da on rek’at kılar, her rek’atta bir kere fâtihayı, üç kere ihlâsı ve üç kere kâfirûn sûresini okur, selâm verdiğinde ellerini kaldırıp: Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîkeleh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ âlihittâhirîne ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” der, her ne istersen duân makbûl olur. Her rek’at için sana milyon rek’at namaz sevâbı verilir” buyurdu.
Selmân-ı Fârisî, bu hedis-i şerifi bildirdikten sonra, ben bu hadîs-i şerîfteki sevab ve sonsuz lütufları ve inâyetleri görünce şükür secdesi yaptım, buyurdu. (Kaza borcu olanların bunun yerine kaza kılmaları lazımdır. Böyle yapılırsa hem borçtan kurtulmuş olur hem de daha çok sevap kazanılmış olur. Kaza borcu olanın nafile namazları kabul olmaz.)
Recep ayında oruç
Bir defasında, Peygamber efendimiz, Receb ayında tutulacak oruçların fazîletini anlatıyordu. Orada bulunanlardan, yaşı ve pîr-i fânî bir zât ayağa kalkıp:
– Yâ Resûlallah, ben Receb ayının hepsini oruç tutamam, dediğinde; Peygamber efendimiz:
– Sen Receb ayının birinci, onbeşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevabına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i şerîfin ilk cum’a gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i muazzama etrafında toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben:
“Ey meleklerim dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar:
“Yâ Rabbî, istediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allahü teâlâ:
“Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim “buyurur.
Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Receb ayında bir gün, bir gece vardır ki, bir kimse o gün oruç tutsa, gecesinde namaz kılsa, ibâdete devam eylese, bir senenin bütün günlerini oruç tutmuş, bütün gecelerini ibâdetle geçirmiş sevâbı verilir. O gün Recebin yirmiyedinci günüdür.”
Recep ayına hürmetin karşılığı
Receb ayı, Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi.
Îsâ aleyhisselâm zamanında bir genç, güzel bir kıza tutulmuştu. Ona kavuşmak için çırpınıyordu. Nice zaman sonra söz aldı. Bir akşam, bir yerde buluştular.
Genç, pek sevinçli idi. Aylardır bu zamanı bekliyordu. Genç ansızın, pencereden hilâli, yeni ayı gördü. Kıza:
– Bu hangi aydır, dedi. Kız da:
– Receb ayı, diye cevap verdi.
Genç birden toparlandı. Kız bu âni değişikliğe çok şaşırdı:
– Ne oluyorsun, ne oldu sana birden, diye sordu.
Genç, şöyle cevap verdi:
– Babalarımdan işittim. Receb ayında günâh işlenmez. Bu aya saygı gösterilir, deyip, özür diledi ve evine gitti.
Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâma vahy gönderip, olanları bildirdi. “Bu genci ziyâret et! Selâmımı söyle!” buyurdu.
Genç, Receb ayına gösterdiği bu saygı için, büyük bir peygamberin kendine gönderildiğine sevinerek îmân etti. İyi bir mü’min oldu. Receb ayına gösterdiği bu saygı sebebi ile, îmân şerefine kavuştu.
Bu mübârek zamanlarda va’dedilen sevâblara kavuşabilmek için, her şeyden önce i’tikadı düzeltmelidir. İlmihal bilgilerini, ibâdetleri, haramı ve helali öğrenmeli ve yaşayışı bunlara uygun hale getirmelidir. Çok tevbe ve istigfar etmeli, kazaya kalmış oruç ve namazları, bu günleri vesile ederek hemen kaza etmeye başlamalıdır.
Fırsatı, ganîmet bilmelidir. Bu günlere bir daha kavuşup, kavuşamayacağımız belli değildir. Bu günleri fırsat bilerek günâhlara istigfar etmeli, Allahü teâlânın affetmesi için yalvarmalıdır. İbâdetleri yapmalı, ömrü zayi etmemelidir.